Zengin mutfağıyla Gaziantep
Türkiye’nin en kalabalık illerinden biri olan Gaziantep, çok kültürlü yapısıyla sizleri ağırlıyor.
Serkan SOYALAN
Türkiye’nin en kalabalık illerinden biri olan Gaziantep, çok kültürlü yapısıyla sizleri ağırlıyor.
Kış mevsimine denk gelen ziyaretimizde, Gaziantep Havaalanı’na iniş yapan uçağımızın kapısından çıkar çıkmaz yüzümüze çarpıyor soğuk havası.
Aslında bir itirafla başlamam gerekiyor yazıma. Zengin mutfağından tatmak açısından gittiğim Antep’in, tarihi dokusuna, çarşılarına, kültürüne vurularak ayrıldım oradan. Ve Antep’in sadece zengin mutfağı olan bir şehir olmadığını anladım.
Ticaretin gözbebeği
2017 itibarıyla 2 milyon 5 bin 515 nüfusa sahip olan Gaziantep, sanayisi ile Türkiye’nin 1 numarasıdır. Liman kentlerine yakın olması nedeniyle Türkiye’nin dış ticaretinin de gözbebeği olan Gaziantep, Anadolu ile Orta Doğu arasında bir ticari köprü görevi de görmektedir.
Fırat Nehri ve kollarının beslediği Gaziantep, ormanlık alanlar fakiridir. Yine verilere bakacak olursak, ildeki ormanlık alanların oranı %14’tür.
Verimli tarım topraklarına sahip Gaziantep’te tarlalar, zeytin, Antep fıstığı, meyve ve sebzelerle doludur.
İlin en yüksek dağı 1496 metre yüksekliği ile Büyük Sof Dağı olmakla beraber, Nur Dağları da ilin önemli dağlarındandır.
‘Antiochia ad Taurum’
Gaziantep gezimizde konuştuğum birkaç tarih bilimci, Gaziantep’in bilinen en eski adının Romalılar tarafından verilen “Antiochia ad Taurum” olduğunu söyledi. Bu, Latince’de “Toroslar’ın karşısındaki Antakya” anlamına da gelmektedir.
Romalılardan sonra şehri ele geçiren Araplar da şehre “Ayıntap” demiştir.
Ayıntap ile ilgili rivayetlere bakıldığında ise; Ayıntap’ın Hitit dilinde “han toprağı” anlamına gelen “Hantap”tan türediği söylenmektedir.
Antep’e “Gazi” unvanı ise 1921 yılında çıkarılan yasa ile verilir.
İpek Yolu üzerinde
Gaziantep’in yakınlarında bulunan Dülük, ya da eski ismiyle Dolikhe veya Doliche bu yöredeki en eski kenttir. Arkeolojik kazılar, bu kentte Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığını göstermektedir. Bu kent, İpek Yolu üzerinde bulunduğu için çok gelişmiştir.
Romalılar, Dülük yakınına Antiochia ad Taurum adıyla yeni bir kent kurar. Bu kent İsa’nın havarilerinden Yuhanna’nın Hristiyanlığı yaymak için seçtiği merkezlerden biri olmuştur. Kent, 395 yılında Bizans İmparatorluğu’nun eline geçer.
636 yılında da Halife Ömer bin Hattab, İslamiyeti yaymak için Ayıntap ve Hatay yöresini Bizanslıların elinden alır. Bu arada Ayıntap halkı İslamiyeti kabul eder.
Sonrasında da Malazgirt Savaşı ile birlikte Selçuklu, Eyyübilerin, Moğolların, Dulkadiroğulları’nın ve Memlüklerin egemenliğine geçti.
Ve 1516’da Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına geçer Ayıntap.
Bugün Gaziantep’te gördüğümüz çoğu camii, medrese, hamamlar ve hanlar işte bu dönemde yapılır.
Osmanlı ile birlikte üretim ve ticarete ağırlık verilir Gaziantep’te. Günümüzde Türkiye’nin en zengin kentlerinden biridir Gaziantep.
Büyük gezgin Evliya Çelebi, 1641 ve 1671 yıllarında iki kez ziyaret eder Gaziantep’i ve şehirde 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar camii, medrese, han, hamam ve bir de kapalı çarşı olduğundan bahseder.
Fransızlara karşı direniş
1.Dünya Savaşı’nın dünyayı kasıp kavurduğu günler geride kaldığında Osmanlı İmparatorluğu savaştan mağlubiyetle ayrılır. Mondros Antlaşması’yla Antep, 17 Aralık 1918’de Bileşik Krallık’a, 5 Kasım 1919’da da Fransa’ya bırakılır. Antep halkı Fransızları istemez ve 1920 yılında büyük bir direnişe başlar.
Şahin Bey, 200 kişilik milis gücüyle Fransız askerlerine karşı savaşır. 10 ay süren bu savaş sonucunda Antep halkı, 9 Şubat 1921’de teslim olur. 25 Aralık 1921’de imzalanan Ankara Anlaşması gereğince Fransız birlikleri şehri boşaltır.
1987’den beri büyükşehir
Kısa tarihine baktıktan sonra bu şehrin coğrafi özelliklerinden de bahsedelim. 1987 yılında büyükşehir unvanı kazanan bu şehir, Gaziantep Platosu üzerine kurulmuştur. Kuzeyde ve kuzeybatıda Kahramanmaraş, güneyde Kilis ile komşudur.
Biz Aralık ayında gittik Antep’e, uçaktan iner inmez de o soğuk havası çarptı yüzümüze… Kış aylarında ölçülen en düşük sıcaklığı -13 dereceye kadar ulaşmıştır.
Tahmis Kahvesi’nde mola verin
Gaziantep’e yolunuz düşerse Bakırcılar Çarşısı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Dericilik, bakırcılık, kilimcilik, yemenicilik ve kuyumculuk bölgede en yaygın el sanatlarıdır.
Zengin çarşılarını gezerken bu şehrin, tarihi Tahmis Kahvesi’nde bir mola verip, kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Türkiye’nin en zengin mutfağı
Zengin Antep mutfağı da, ziyaretçilerine birbirinden leziz lezzetleri sunmaktadır. Hatta bu açıdan Türkiye’nin en zengin mutfağına sahiptir de denilebilir. Arap mutfağından tatlar ve kebap türleri denemeye değer. Beyran çorbası (özellikle de Metanet’te), Arap köftesi, beyti, çağırtlak kebabı, firik pilavı, küşneme, patlıcan kebabı, şiveydiz bunlardan bazıları.
Ciğerci Ali Haydar’ı mutlaka ziyaret edin. Ancak bir önerim olacak, sabahın çok erken saatlerinde gitmezseniz, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Biz bu lezzeti tatmak için sabah 5:30’da gidip, uzun kuyruğa girmiştik.
Yine Katmerci Zekeriya Usta’nın katmerini de tatmalısınız. Antep’in baklavasını söylemeye gerek bile yok sanırım.
Bu zenginliğiyle 2015 yılında gastronomi dalında UNESCO’nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilmiştir.
Gaziantep Kalesi görülmeye değer
Kent merkezinde yer alan Gaziantep Kalesi de görülmeye değer tarihi yerlerden biridir. Antep’e kuşbakışı bakmak isterseniz, buraya mutlaka çıkmalısınız.
Çok sayıda müzeye evsahipliği yapan Gaziantep, Zeugma Mozaik Müzesi’ne de sahiptir.
Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi de bu şehirdedir, ancak ben hayvanat bahçelerine karşı olduğumdan dolayı, orayı ziyaret etmedim.
3 güne sığdırdığımız Gaziantep’ten ayrılırken, geride daha ziyaret edemediğimiz onlarca yer olduğunu da eklemek istiyorum. Geriye kalanları, bir sonraki Antep ziyaretinde mutlaka tamamlamak istiyorum.
Gaziantep’in meşhur Zeugma Müzesi, Türkiye’nin en büyüklerinden
Zengin Antep mutfağı
Şehrin sokakları güzel dokunuşlarla renkleniyor
Baklavanın başkenti Antep