1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. ZOR ZAMANLARI AŞMAK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

ZOR ZAMANLARI AŞMAK

A+A-


Hayat ne kadar şaşırtıcı… Bazen duraklayıp düşünüyorum… Bir kafede yazımı yazmaya çalıştığım bu an mesela. Çevremdeki sesler, değişen gündemler… Baharın gelişi, ağaçların çiçeklenmesi… Gece yatmadan önce kahrolduğum bir üzücü haber, sabah işittiğim bir sözün içimi ışıtması… Şu an içtiğim kahvenin bile bir dünya nimeti gibi onurlandırması günü… Geleceğe dair hayallerimin kalbimi kanatlandıran rüzgârı…

Ne olursa olsun aydınlık sözler yazmak niyetindeyim bu hafta. Sayısız olumsuzlukla dolu cümlelerle de başlamam mümkündü bu yazıya… Dünyayı kasıp kavuran onca kedere yenik düşmem de… Hayatın hep olumlu bir yanı vardır ama: Karanlığı ışıtan küçük bir mum, üşürken ceketini sırtına atan biri, kederini avutacak bir insan sıcağı…

Her olumsuzluk olumluyu, her kötülük iyiyi çağırır. Zor zamanlar insanların dayanışma içinde olmasını tetikler. Bir acı, yürekleri birbirine kenetler.

Her sabaha günaydın Kıbrıs Sorunu, günaydın bombalanan şehirler,  günaydın ölen masum insanlar, günaydın ekonomik kriz, günaydın mülteci botları vs. diye uyanmamız da mümkün… Bizi kahredecek acılar sarmış her yanı.

Geçenlerdeki Mısır uçağının kaçırılma olayını romantik bir aşk hikâyesi olarak görmeyi tercih etti insanlar.

Böyle bir rahatlamaya ihtiyaç vardı çünkü. Sınıfta öğrencilerim dersten çok bununla ilgiliydiler. Sonuçta ‘aşk kahramanı’ mızın evliliği boyunca şiddet uygulayan, uğruna uçağı kaçırdığını düşündüğümüz eski eşine sayısız işkenceler yapan biri olduğunu öğreniyoruz. Yine de inanmak istediğimiz hikâye romantik olan…

Kıbrıslı kadınlar Afrodit’in torunları olma üzerinden bir pay bile çıkardılar bundan. Kıbrıs ve aşk, Kıbrıs ve kadın sözcüklerinin dünya medyasında bir araya gelmesi gururları okşadı. Varsın olsun! Ne diyelim? Gerçek, çağlar boyunca kurgunun, yalanın, yanlış anlamanın gölgesinde kalmış hep zaten… Bir efsaneler, çarpıtılmış bellekler dünyası yaşadığımız. Hayatı bir roman olarak da düşünebiliriz bazen. Okuruz ve bizi oyalar, sevindirip üzer. Ya da bir film, bizi büyüleyen bir yalan dünya…

Pek çok zalimin ve katilin kahramanlar olarak kutsandığı tarih kitaplarıyla büyümüş, gerçekle ilgisi olmayan hikâyelere inandırılmışız zaten. Gerçek kahramanlar, haksızca suçlanan masumlar gölgede kalmıştır çoğu zaman. Neyse ki hakikatin ve adaletin peşine düşen araştırmacılar, tarihsel bir sırrın aydınlandığı zamanlar da mevcut.

Sanat ve edebiyat, kurgunun alanında olmalarına rağmen gerçeğe en çok yaklaşanlardır paradoksal bir biçimde. Gerçek karmaşıktır çünkü ve ancak sanat kavrayabilir ve aralayabilir sırrının örtüsünü. Dolambaçlı yollardan sonra ortaya çıkarmak mümkündür hakikati.

Bir durumu bütünlüklü biçimde anlayabilmek için farklı disiplinleri devreye sokmak gerekir çoğu zaman ve bu kapsayıcılık sanatla sağlanabilir ancak.

Böylesi dönemler yeni sanat, edebiyat hareketlerinin zuhur zamanlarıdır biraz da… Her olumsuzluk kendi ilacını da davet eder bir anlamda.

Geçenlerde ekonomik kriz sonrasında canlanıp sıçrama yaşayan Yunanistan şiiri hakkında bir değerlendirme okudum Guardian gazetesinde. Yeni çıkan Austerity Measures: The New Greek Poetry adlı  Karen Van Dyck’in editörlüğünü yaptığı antolojiye dairdi yazı. Bu hafta içinde Lefkoşa’nın güneyinde yapılacak  kitapla ilgili tanıtım toplantısına katılma niyetindeyim. Olumsuzluktan doğan bir olumluluğa tanık olmak iyi geliyor insana.

Zaman hızla geçiyor ve yapmamız gereken yenik düşmemek… Yaşama sevincini yitirmek yenilgilerin en büyüğüdür. Dostluk ve dayanışmanın yok olması, iyi kalpliliğin enayilikle eşitlenmesi sistemin yaratmak istediği insan tipiyle sonuçlanacak olan.

Her şeye rağmen masumiyeti, arkadaşlığı, merhamet ve yaratıcılığı yüceltmek yapmamız gereken. Kalplerimizi işgal etmelerine, ruhlarımızı esir almalarına izin vermemek.

Mümkün olan başka bir dünya var. Kaf dağının ardında olsa da bulmak zorundayız onu.

 

Bu yazı toplam 2609 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar