1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Zoraki Kültürlenme
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Zoraki Kültürlenme

A+A-

Mağusa ve Girne’de okulların yakınlarında sarıklı cübbeli kişilerin görülmesi kültür ve eğitim adına yeni bir tartışma ve kaygı yarattı.

Biyolojik bir varlık olarak dünyaya gelen insan, gelişim süreci içerisinde sosyal bir varlığa dönüşür. Elbette ki bu sürecin en önemli unsurlarından birisi de kültürlenmedir. Aslında bu süreç içerisinde felsefi ve sosyolojik olgular ilişkisinde kültür en önemli yeri tutmaktadır. Bu nedenle de tüm gelişim ve öğrenme kuramlarında kültürel öğeler en önde gelir.

Toplumlar, kendi maddi ve manevi kültürel değerlerini, eğitim sayesinde yeni kuşaklara aktarmaktadır. Bu da eğitimin, toplumsal kültürün oluşmasında ne denli büyük bir görev üstlendiğinin ispatı niteliğindedir.

Ne var ki “kültür” kavramı, genelde çok dar anlamda kullanılmaktadır. Bu anlam daha çok sanatsal etkinliklerle sınırlandırılmakta, görgülü ve bilgi kişi tanımlamasıyla nitelendirilmektedir. Örneğin bir sergi, bir konser, bir folklor gösterisi veya benzeri bir eylem, dar anlamda genel kültür kavramıyla özdeşleştirilmekte, hatta bu tür olayların gerçekleştirildiği mekanlara “kültür merkezi” adı verilmektedir. Yine benzer şekilde; “kültürlü insan” tanımlamasıyla aslında çağdaş davranışlar gösteren, bilgi sahibi bir kişi kast edilmektedir.

Oysa kültür, yukarıda bahsettiğim örneklerden çok daha geniş bir içeriğe sahiptir. Ancak esas olan kültürün tanımında uzlaşmak değil, kültürel aktarımın nasıl yapıldığını fark edebilmektedir.

Literatüre bakıldığında kültürlenmenin 3 boyutu olduğu görülebilir.

Bunlardan birincisi Kasıtlı Kültürlenmedir.  Kasıtlı kültürlenme; Kültürel değerlerin belirli hedefler ve belirli bir program çerçevesinde bireylere aktarımıdır. Formal eğitim denilen bu kültürlenme, okullarda yaptığımız uygulamaların tümüdür.

İkincisi Gelişigüzel Kültürlenmedir. Gelişigüzel Kültürlenme: Bireylere plansız, programız ve gelişigüzel bir biçimde kültürel değerlerin aktarılmasıdır. Buna da informal eğitim diyoruz. Çocukların, gençler, bireylerin özellikle yakın çevresinden edindiği öğrenmeler ve kültürel aktarımlar bu yolla olur.

Üçüncüsü ve belki de en tehlikelisi Zoraki Kültürlenmedir. Zoraki Kültürlenme: Bireye hür iradesi dışında kültürel değerlerin zoraki olarak kabul ettirilmesidir. Ki çoğu zaman bu kültürel değerler, toplum yapısının dışında unsurlar içermektedir. Beyin yıkama, gerçekleri gizleyip bir şeye inanmaya zorlanma, insani değerler dışındaki propaganda bu tür kültürlenmedir…

Sarıklı ve cübbeli kişilerin, bu toplumun kültüründe yer almayan uygulamalarla, okullarımızın etrafında dolaşması, zoraki kültürlenme hareketinin en açık örneğidir.

Bu örnek Kıbrıs Türk Toplumu’nun yapısına ve kültürel değerlerine dışardan müdahalenin varlığının ispatıdır. Bu noktada ortaya konulacak şey; açık, anlaşılır, net tavırlarla, toplumsal olarak kararlı, tutarlı ve bütünlüklü bir çaba ortaya koymaktır. Aksi durumda zoraki kültürlenme diğer tüm kültürlenmelerden baskın olması kaçınılmaz olacaktır.

 


Aklınızda Bulunsun

Ya Çocuklara Disiplin Vermekle İlgili Bildiğimiz Her Şey Yanlışsa?

Araştırmacılar, küçük suçlardan dolayı (kısa süreli kavgalar ya da telefon kullanımı gibi) okuldan uzaklaştırılan ya da atılan çocukların, ceza aldıktan sonra bir yıl içinde adalet sistemiyle tanışmaya akranlarına göre üç kat daha fazla meyilli olduklarını bulgularına ulaştı. “Karşı gelme-karşıt olma bozukluğu”, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve çok küçük çocukların genellikle bir travmanın sonucu olarak başkalarıyla düzgün ilişki kuramamasına ve onlara bağlanamamasına sebep olan “reaktif bağlanma bozukluğu” gibi davranışsal problem teşhisi koyulmuş çocuklar, en fazla disiplin verilmek istenen çocuklardı.

O zaman şu soruları sormamız gerekiyor: En zorlu çocuklara en sert muameleyi göstermek akla yatkın bir şey mi? Ve acaba kronik olarak yaramazlık yapan çocuklara, aslında çoğu durumda isteseler de “uslu” duramadıkları halde sanki öyle olmak istemiyorlarmış gibi mi davranıyoruz?

Psikolog Ross Greene, zorlayıcı çocuklarla uğraşan ebeveynler ve eğitimciler arasında “kült” olabilecek bir sistem geliştirdi. Greene’in disiplin yöntemi özellikle davranışsal problemleri olan çocuklar için geliştirildi. Bu model, çocuk psikiyatri kliniklerinde kullanılarak mükemmelleştirildi ve çocuk cezaevlerinde “sağlam” bir şekilde test edildi. Ve 2006 yılında tek tük devlet okulunda ve özel okulda uygulanmaya başladı. Şu ana kadar elde ettiği sonuçlar oldukça çarpıcı: Uygulandığı okullarda disipline sevk, uzaklaştırma ve akranına saldırganlık olaylarında %80 gibi muhteşem bir düşüş kaydedildi. “Bu çocuklarda hiç de işe yaramayan şeyleri onlara yapmaya devam ettikçe onları kaybedeceğimizi gayet iyi biliyoruz” diyor Greene. “Sonunda aşırı “düzeltilen”, aşırı yönetilen ve aşırı cezalandırılan bir dolu çocukla baş başa kalıyoruz. Davranışsal olarak zorlayıcı olan çocuklarla çalışmış olanlar bu çocukları çok iyi tanırlar: Onlar cezaya karşı alışkanlık kazanmışlardır.”

 


 

Anlayana Gülmece

Müzik Yeteneği Olanlar

 

Okul müdürü, telaşlı vaziyette sınıfa girer ve hemen sorar:

  • Müziğe yetenekli kimler var?

Sınıf içerisinden dört öğrenci el kaldırır... Müdür:

  • Aferin... Siz dördünüz aşağıya inip piyanonun taşınmasına yardım edin...

 

 

 

Bu yazı toplam 23989 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar