Zorlukları karşılamak
“Zorlukları karşılamanın iki yolu vardır. Ya zorlukları yaratanları değiştirirsiniz ya da zorlukları değiştirmek için kendinizi.”
Güzel söz değil mi ? Kim söyledi, neden ve kimler için söyledi bilmiyorum. Ama belli ki çok beğenmiş ve özel notlarım arasına almışım.
Dikkat....İki yol varmış. Ya zorlukları yaratanları değiştirirsiniz ya da zorlukları değiştirmek için kendinizi.
Zorlukları yaratanları değiştirmenin iki yolu var. Ya yasalardan yararlanarak, ya da yasaları çiğneyerek. Birincisi sabır, ikincisi cesaret ister. Ara yol da yok galiba.
Yasalardan yararlanarak ‘değiştirmek’ sabır ister. Doğru zamanı beklemek şart. Politikacı mı değiştireceksiniz ? Yahut Belediye Başkanı mı ? Seçimleri beklemek zorundasınız. Zaman gelip çattığında da, gideceksiniz sandığa, daha inandırıcı bulduğunuz bir başkasına vereceksiniz oyunuzu. Sonra da oturup bekleyeceksiniz sonuçları. Sizinle aynı fikirde olanlar çoğunluktaysa ne ala; yok değillerse yeni bir seçimi beklemek zorunda kalacaksınız.
Bazı hallere, kaç seçim geçiriseniz geçirin, sonuçta çoğunluğun sizin gibi düşünmediğinin ortaya çıkması da mümkün. Böyle durumlarda ise yapacak tek bir şey var: oturup kadere razı olmak ve bildiğiniz tüm sabır dualarını okumak.
“Zorlukları karşılamanın iki yolu vardır. Ya zorlukları yaratanları değiştirirsiniz ya da zorlukları değiştirmek için kendinizi.”
‘Yasa dışı’ olarak nitelendirebileceğimiz ikinci yöntem adı üzerinde ‘yasa dışı’. Hele hele ilk yolu denemiş ve başaramamışsanız ve de çaresiz kalmışsanız şiddete başvurarak halledersiniz işi. Dövererek mi yaparsınız, vurarak öldürerek mi ? Artık duruma göre. İsyanlar, ihtilaller, darbeler ve benzeri, hepsi o ikinci seçeneğin ürünleri.
Buraya kadarki görüşler, o yukarıdaki güzel sözün birinci bölümü ile ilgili. İkinci bölümde ise şöyle deniliyor: “.....ya da zorlukları değiştirmek için kendinizi.”
Bana sorarsanız bu, hem çok kolay hem de çok zor.
Bu şıkta da birkaç alternatif var. Kendinizi değiştirirken, ya düzenin adamı olacaksınız, ya da düzeni değiştirmek için bir isyancı.
Düzenin adamı olmak en kolayı. Üstelik çevremizdekilerin çoğunun tercihi durumunda. Yani en popüleri... Yani en yaygını... ‘Evet efendim’ci olursunuz. Yalaka olmayı kabullenirsiniz. Her devrin adamı olursunuz, karşınıza çıkan her soruna “Siz nasıl emrederseniz efendim...”, “... Siz öyle karar vermişseniz en doğrusudur efendim...” demeyi öğrenirsiniz olur biter.
İkinci alternatifin ikinci alternatifinde ise, resti çeker, “Ben bu işte yokum” der, köşenize çekilirsiniz... “Ben böyle bir düzene göre değilim” der kendi küçük düzeninize dönersiniz.... Hatta isterseniz “Ben böyle düzenin.........” der küfürü basarak da çekip gidebilirsiniz...
Seçim sizin...
“Zorlukları karşılamanın iki yolu vardır. Ya zorlukları yaratanları değiştirirsiniz, ya da zorlukları değiştirmek için kendinizi.”