1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Zorunlu Askerlik bir insan hakkı ihlalidir!
Zorunlu Askerlik bir insan hakkı ihlalidir!

Zorunlu Askerlik bir insan hakkı ihlalidir!

Feminist Atölye: Zorunlu askerlik, kapitalist ve milliyetçi sistemlerin dayattığı hiyerarşik, militarist ve ataerkil kültürün bir tezahürü olup, başta erkekler olmak üzere, tüm insanlığı çatışmacı, ötekileştirici ve eril bir düzen içerisinde yaşamaya zorl

A+A-

Feminist Atölye (FEMA)

[email protected]

 

 

Zorunlu askerlik, kapitalist ve milliyetçi sistemlerin dayattığı hiyerarşik, militarist ve ataerkil kültürün bir tezahürü olup, başta erkekler olmak üzere, tüm insanlığı çatışmacı, ötekileştirici ve eril bir düzen içerisinde yaşamaya zorlamak demektir.

Kendi meşruiyetini sağlayabilmek için sürekli olarak “biz” karşısında düşman niteliğinde “öteki” yaratmak zorunda olan Ordular, ürettikleri şiddet kültürü ile barışçıl, adil ve eşitlikçi bir dünyanın oluşmasını engellemekte ve erkek egemenliğinin en saldırgan biçimlerini düzenli olarak yeniden inşa etmektedir.

Milliyetçilik ideolojisi, zorunlu askerlik aracılığı ile tek tip bireyler yaratmakta, onları “vatan uğruna ölmeye hazır askerler” olmaya zorlamaktadır. Sadece orduda değil, militarizmin sivil hayatta üretildiği okullar, milli törenler, savaş müzeleri ve şehitliklere yapılan gezilerde öğrenilen “kutsal şehitlik” kavramı tahayyül edilmiş bir kurgudan başka bir anlam ifade etmeyen “ulusal değerler” uğruna ölmeyi yüceltmekte, savaşın yok edici yüzünü görmemize fırsat tanımamaktadır.

Milletlerin doğal olmadığı ve milliyetçilik ideolojisi sonucunda üretildiğinden hareketle aslında milli bir ülkü uğruna ölmenin bir kurgu uğruna ölmekten farksız olduğunu; Orduya katılmak zorunda bırakılan her bireyin militarizmin parçası yapılmaya çalışıldığını ve mecburi askerliğin bir insan hakkı ihlali olduğunu düşünüyoruz.

Militarist değerler vatan toprağını, kadın bedeni üzerinden tanımlamaktadır. Özellikle askeri eğitimler süresince ve savaş dönemlerinde kadın bedeni fethedilecek bir toprak parçası olarak görülmektedir. Söz konusu anlayış şiddetin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Çatışma dönemlerinde yaşanan tecavüz vakaları militarizmin ürettiği kadına yönelik şiddetin en önemli örneklerinden birini teşkil etmektedir. Bu sebeple kadına yönelik şiddet ile militarist öğelerin bağlantısı her daim göz önünde tutulmalıdır.

Feministler olarak dini, ahlaki ya da politik gerekçelerle “zorunlu askerlik hizmetini” reddetme  anlamına gelen Vicdani Ret Hakkının bir insan hakkı olarak kabul edilmesini talep ediyoruz! Militarizm ve milliyetçilik tarafından üretilen hiyerarşik yapıyı, toplumsal cinsiyet kurgularını ve tek tipleştirmeyi reddediyor, zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılmasını istiyoruz!

 


 

 

EMEĞİMİZ SONUÇ VERDİ! DESTEK VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİZ!

Feminist Atölye (FEMA) olarak Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesine dair Sözleşmenin KKTC Meclisi’nde onaylanması için “25 Kasım’a kadar 2500 imza” adıyla bir kampanya yürütmüş ve Sözleşmeyi topladığımız 4000 imza ile birlikte  Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Hasan Bozer’e ve Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Musatafa Yektaoğlu’na 25 Kasım 2011 tarihinde sunmuştuk.  Bu çabamız çok kısa bir sürede sonuç verdi ve Avrupa Konseyi Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesine dair Sözleşme (nam-ı diğer İstanbul Sözleşmesi) 5 Aralık 2011 tarihinde oybirliği ile Mecliste onaylandı.

Feminist Atölye aktivistleri olarak, imza kampanyamıza yurt içinden ve dışından destek veren tüm dostlarımıza, Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer’e, Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Musatafa Yektaoğlu’na, yaptığımız parti ziyaretleri esnasında bizi dayanışma duyguları ile kabul edip destek veren tüm siyasi parti temsilcilerine, Sözleşmenin onaylanması için olumlu oy veren tüm milletvekillerine, onay yasasının hazırlanması için ivedilikle çaba koyan komite üyelerine ve meclis çalışanlarına, kadına yönelik şiddet ile ilgili açık yüreklilikle Meclis’te konuşma yapan ve alınması gereken önlemler ile şiddet oranlarını dile getiren Sayın Fatma Ekenoğlu’na ve Sayın Mehmet Çakıcı’ya ve bizlere destek veren medya kuruluşlarına sonsuz teşekkür ederiz.

Bizler bu Sözleşmenin kabulünün kadına yönelik şiddeti engellemek konusunda sadece bir ilk adım olduğunu farkında olarak, konu ile ilgili çalışmalarımızı devam ettireceğimizi; toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan şiddeti önleme yasası ve toplumsal cinsiyet eşitliği çerçeve yasası hazırlama sürecine girdiğimizi kamuoyu ile paylaşırken, Sözleşmenin uygulanışının da takipçisi olacağımızı beyan ederiz.

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2636 defa okunmuştur