1. YAZARLAR

  2. Necmi Belge

  3. Zürih’te Barış ve Çözüm Kazandı
Necmi Belge

Necmi Belge

Zürih’te Barış ve Çözüm Kazandı

A+A-

En büyük hamimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin bile tanımadığı 15 Kasım 1983 yılında ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere dünya üzerideki tüm De Jure kurumların da tanımadığı ve bu nedenle tam 29 yıldır uygulanan ambargoların en önemlilerinden spor ambargosunu aşmak için Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu’nun öncülüğünü yaptığı “Kıbrıs’ta Futbolun Birleştirilmesi” misyonu Zürih’te olumlu noktalandı.
Hem de ne noktalanma. Kıbrıs Türk halkının kahir çoğunluğu bu noktalanmayı alkışlarken, Sertoğlu’nun büyük yürüşünü, o bilinen ve KKTC olgusundan nemalanan, çağdışı statükoyu ısrarla devam ettiren “HAİN EDEBİYATÇILARI” “CADI KAZANI” kaynatmaya başladılar.
Merhum CTP Genel Sekreteri Naci Talat’ın “KİMDİR BE BUNLAR?” söylemine uygun olarak, “Kıbrıs’ta Barışı engelleyen” bu “hem yaşça, hem de kafa yapısı olarak ihtiyar olanlara” KİMDİR BE BUNLAR? diyorum.

KKTC’nin Kuruluşu ile dünyadan dışlandık
15 Kasım 1983’te, Türkiye’de bugün yargılanan 12 Eylül Cuntasının gücünden de yararlanarak, statükonun devamı veya bazı iddialara göre merhum Kurcu Cumhurbaşkanı R.R. Denktaş’ın Cumhurbaşkanlığındaki bekası için  kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem siyasi, hem ekonomik, hem de sportif olarak Kıbrıslı Türklerin felaketi olmuştur adeta.
Bu konunda, geçtiğimiz günlerde Kanal Sim’e konuşan eski Maliye Bakanlarından Salih Coşar, ayrıca Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Çıralı o günlerde Kıbrıs Cumhuriyeti mühürü kullanılarak yapılan ihracatın Yıllık  83 Milyon TL olduğunu ancak, dünyanın tanımadığı KKTC mühürünün kullanıldığı için bu gelirin Kıbrıs 8 Milyon TL’ye düştüğünü açıkladılar.
Bu konunda alınan ABAT kararlarıyle tamamen sıfırlanan ihracatımızın, Türkiye dışındaki ülkelere yapıldığını belirten Coşar ile Çıralı, Türkiye ürünleri ile rekabet eden patates ve narenciyeninde Mersin Kapısından geri döndüğünü ve Türkiye’nin bile bu kararlar ile bize ambargo koyduğunu belirttiler.
Ben ekonomist değilim, iş adamı hiç. Ama, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni  kuranların kendileri dahil ceplerinde Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu taşırken, bugün geriye dönüp bir bakmalarını ve gerçekten doğru bir iş yapıp, yapmadıklarını sorgulamalarını isterim.

Kıbrıs’ta Futbolu birleştiren kahraman Sertoğlu
İşte, bu 30 yıllık geçmişten sonra bir adam çıkıyor ve Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’na başkan oluyor. Bu adamın ismi Hasan Sertoğlu. Yıllarca K.Kaymaklı Kulübüne başkanlık yapıyor. Üstelik gönül verdiği parti KKTC’yi kurmakla öğünen Ulusal Birlik Partisi.
Önce, yıllardır yağmalanan Futbol Federasyonu’nu hem idari, hem de mali olarak toparlıyor. Sonra da, geçmişteki Futbol Federasyonu başkanlarının denedeği ama siyasi otorite ben buna “STATÜKO” diyorum, engellediği “Kıbrıs’ta futbolun birleştirilmesi” misyonuna soyunuyor.
Önceleri müstehzi edalarlarla karşılaşılan bu girişim Sertoğlu’nun danışmanlığa getirdiği eski FIFA Genel Sektreteri Jerome Champegne ile bir ciddiyet kazanıyor. Daha sonra, KOP (Kıbrıs Futbol Federasyonu) ile başlatılan görüşmeler ile yeni bir ivme kazanan bu girişim, FIFA’nın da yüreklendirmesiyle 5 Kasım 2013 günü Zürih’te “KIBRISTA FUTBOLU BİRLEŞTİRME” için atılan imzalarla taçlanıyor.   
Bu anlaşmanın, tamamen geçici olduğunu vurgulayan Sertoğlu’nun, Kıbrıs’ta kesin çözümden sonra oluşacak yeni siyasal düzende yeni bir oluşum olacağını “Yaşı kemale ermiş” ama “Cadı Kazanı” kaynatan, Sertoğlu’nun söylemiyle “Sumak dayıları”nın  anlamadığı da ortaya çıktı.

Hainlik edebiyatı tarihe gömüldü
Ne olduysa bu imzalardan sonra oluyor, toplumun büyük bir kesimi Sertoğlu’na destek verirken, 10 gazeteden sadece bir gazete bu olayı “Hainlik Edebiyatı” ile engel olmaya çalışıyor.
Bu gazetenin zaten misyonu Kıbrıs’ta barışı engellemek. Tabii, bu görüşe Cumhurbaşkanı temkinli yaklaşırken, CTP-BG/DP UG iktidarının Spor Bakanı Serdar Denktaş hemen Sertoğlu’nun kellesini istiyor.
Hükümetin, büyük ortağı CTP-BG Başkanı, Başbakan Yorgancıoğlu ile Genel Sekreteri Akansoy sürece destek veriyor.
Serdar Denktaş bu istifayı isterken, statükocu kesimler de Serdar Denktaş’ın Sertoğlu’nu görevden almasını istiyorlar.
Halbuki, Sertoğlu’nun 67/99 sayılı Beden Eğitimi ve Spor Yasasına göre özerk bir federasyon olduğunu ve sadece Genel Kurulunun görevden alınacağını bilmiyorlar.

Sertoğlu, Kıbrıs’ta futbolu birleştirme adına çok büyük bir iş yapmıştır.
Sertoğlu’nu FIFA Merkezinde dünyada futbolun patronu olan FIFA Başkanı Sepp Blater ile UEFA Başkanı arasında imza töreninde görmek, Kıbrıslı Türk olarak beni çok gurulandırdı. Bu yola çıkan ve Kıbrıslı Türklerin futbolda dünya ile birlşemesini sağlayan Sertoğlu için şu çağrıyı yapıyorum. Herkes ayağa kalksın ve Sertoğlu’nu alkışlasın. bu davet bizim dostlar.

1949-55 yılları arasında KOP’un Kurucu üyesi ve çatısı atındaydık
Kıbrıs’ta futbolun birleştirilmesi konusundaki tartışmalar devam ederken, şöyle geriye dönüp bir baktığımızda 3 Ekim 1949 yılında Çetinkaya Türk Esnaf Spor Ocağı ile Lefkoşa Türk Spor Birliği’nin Çetinkaya Türk Spor Birliği ismi altında birleştiğini ve aynı yıl Kıbrıs Futbol Federasyonu’na kurucu üye olarak alındığını görüyoruz.
1949’dan 1955 yılına kadar KOP çatısı altında veya bugün statükocuların irrite olduğu “KOP Şemsiyesi altına girmek” o günlerde gerçekleşmiş ve KOP şemsiyesi altına girilmişti.
Bir KOP üyesi olarak, Çetinkaya 1950-51 sezonunda Lig ve Knock-Out (Kıbrıs) Kupası ve Pakkos Şildi şampiyonu olmuştu.
Çetinkaya 1952-53 ile 1954-55 sezonlarına iki kez daha Pakkos Şildi şampiyonu olurken, bu kupayı ebediyen müzesine taşımıştı.

İlk ve son Kıbrıs Karması (Milli takımı)
Ancak, kulüp bazında bu önemli kilometre taşları aşılırken, 7 Mart 1954’te start alan ve 12 Mayıs 1954 tarihler arasında İsrail Milli takımları ile ilk ve son defa oluşturulan Kıbrıs Karması arasında Lefkoşa ve Tel Aviv’de yer alan dört karşılaşmada Çetinkaya’dan Mustafa Defteralı, Erol Kazım, Erdoğan Aşardağ, Oğuz Karayel, AEL Limasol’dan Sevim Ebeoğlu ile Kamuran bulunuyordu.
Özellikle, 6 Mayıs 1954 tarihindeki karşılaşmanın ilk 11’inde Mustafa Defteralı, Erdoğan Aşardağ, Erol Kazım, Sevim Ebeoğlu ile Kamuran yer almıştı.

Bu yazı toplam 1322 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar